7 Ocak 2015 Çarşamba

FAÇALI GÜVERCİN -2-

2 Ay önce
Bıyıklıyı gezdirirken aşina olduğumu düşündüğüm bir numara aradı beni.Kayıtlı olmayan numaraları itinayla açmam.Gerçi kayıtlı olanları da pek açmam.Ben genelde telefon açmam J. Mesaj atın lan aramak neymiş.İlk korkum önceki gün de arayan kişi olduğuydu, ki aşina olduğumu düşündüğüm rakamlardı.Acaba Dilara ile beni barıştıran sonra ansızın benden nefret eden kişinin numarası mıydı bu? Blogda içimi dökmek için yazdığım şeylerde elbette ondan da bahsetmem kaçınılmazdı.İyisiyle kötüsüyle kendi gözümden anlatmıştım onu.Ama bu perspektifin özeti ‘’hayatıma kattıkları’’ olması gereken yazıyı olumsuz yönlerinden gördü.Ona kızamıyorum, zaman zaman fevri çıkışlarla üzdüm onu bunun için affedemesem de kendimi bana haksızlık ettiğini düşündüm hep.Kötü anında yanında olmadığımı düşünmesi beni yaralamıştı ve üstüne bu yazı olayı benden nefret etmesine  yol açtı.Artık durumu kurtarmak için bir yol görememiştim.
Bu kadar mazi değerlendirmesi üstüne telefonu açtım.Aşırı tatlı bir kız sesi ‘’kimle görüşüyorum’’ dedi.Arayan olarak zaten bunu bilmesi lazım ama o an çok sorgulamadım.Kim olduğuna odaklanmıştım daha çok.İlk başta sesini bilmiyor olsam da twitterdan tanıştığım Serra zannetmiştim.
-Alihan Olcar ben. (fbi move move moveee!)
Arayan Selindi. Arkadaşından aramış beni.Merak etmemem açısından haber veriyor.Böyle jestleri yalarun yalnız J. Kaydını yaptırdığını ve birkaç güne tekrar Mersine gideceğini söylemişti.Lagaluganın ardından haber verdiği için teşekkür ettim ve sesini duyduğuma sevindiğimi söyledim.Zira whatsapptan ses kaydı atmasını istediğimde bunu yapamayacağını söylemişti.O halde sürpriz yap dediğimde kabul etmişti.Gerçekten sürpriz olmuştu bana ve memnundum.Halimden memnun olacağım bir 3 hafta beni bekliyordu yıllar sonra…

Günümüz

Bu satırları kalbimin en derin köş…eşeğin sikinden yazıyorum bro ehe ehe
17sinde vizelerim var ve ısrarla sıkılıyorum.Bakmıyorum.İlk sınavlar online sınav çünkü.Ay yıldız hack team şeqlinde yapacağız umarım.Vicdanımı rahatlatmak adına Osmanlıcaya biraz baktım, bir sik anlamadan kapadım.Nasıl olacak, ne edeceğim bilmiyorum.Hala bulutlu geleceğim ama artık o kadar karamsar değilim.İçimde hiç görünmüyor olsa da bir ufuk umudu var anlamlandıramadığım.Tyler bozsa da bir şekilde rayına sokuyorum hayatımı.
15 Kasım boktan bir güne uyandım.Havanın boktanlığı ruh halime de yansıyor ve geç uyanmama sebep oluyor.Gün erken kararınca da iyice canım sıkılıyor.Zaten fitness dışında gün içinde bir şeyle meşgul olmayışımdan, fitnessa gitmediğim günlerde çok boş kovalıyorum.Hastayım.50 milyonda bir görülen bir hast…yok çok şükür bufalo gibiyim de hastayım üzerinize afiyet.
Türk milletini yeniden bir araya getiren, iç ve dış düşmanlara karşın ülkenin bağımsızlığını ilan ettiren büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 76. Ölüm yıl dönümüydü geçen hafta 10 Kasım.Benim hayatta en çok önem verdiğim olgulardan biridir ‘’vefa’’. Bu adamı sevmeyebilirsin (ben tarih okuyorum ve yoruma açık da olsa haksızlık edilmemesi gereken bir değerdir Atatürk), saygı duymak zorundasın.Ne yazık ki belki de bu saygı ortamının en çok bozulduğu dönemde yaşamanın utancını  taşıyorum.Göz göre göre tartışma ortamı olması için körüklenen Atatürk karalamaları peyda oluyor.Onu putlaştıran kendisiymiş gibi bir intiba var, oysa en nihayetinde o da bir insandı, hata yapmaya açıktı.Kimine göre hatalar da yaptı fakat bana göre bir liderin verebileceği her şeyi verdi bu halka.Buna karşın bizi ayakta tutan değerleri hiçe saymak işte bu vefasızlıktır.Ulu önder, kişisel çıkarları doğrultusunda yürüseydi ondan sonraki bir çok vasıfsız ve vizyonsuz yönetici gibi, bugün bir Türkiyeden söz edemezdik.  Kişisel çıkarlar, ego demişkene (ego’yu şimdi dedim tamam J ) Ak-saray çogüzel olmuş hayırlı olsun.Ayda 700 bin tl’lik elektrik faturasını da sizin vergilerinizle olduğunu hatırlatırım (1000 odalı olduğunu ve ak sarayın 1 milyar 370 milyon liralık maliyetini hiç söylemiyorum bile J).Elbette burası halkın,halka ait! Yarın öbürgün kalacak yeriniz olmazsa bir odayı size tahsis eder haşmetmeab.
Neyse efenim sonuç olarak demek istediğim Mustafa Kemal ömrünün büyük bir çoğunluğunu bu ülkenin refahı ve devamlılığı için harcamıştır.Onu anacağımız günlerde de 1 dk’lık sirene tahammül edememek son derece anlamsızdır.
10 Kasım benim için de farklı anlamlar içerir.Doğduğum gündür.O sebeple genellikle kutlama yapmaktan yana olmam veyahut başka güne bırakırım.Sağolsun bu süreçte farklı geçti doğum günüm.Arkadaşlarım beni yalnız bırakmadı ve eğlenceli geçtiğini söyleyebilirim hasta olsam da.Arkadaşlarım, ailem her şeyden daha fazla şükretme nedenim.Şükretmek demişken, her şey bok gibi giderken bir anda tandığım Selin bana yeniden şükretmeyi hatırlatmıştı.Tümörlü hücre gibi kurtulamadığım birinden vazgeçmiştim onun sayesinde…(NE ALAKA BEN DE BİLMİYORUM SIKIŞTIRIVERDİM)

2 Ay önce
Ansızın başlayan muhabbetimiz hem zevk veriyordu hem düşündürüyordu.İlk kez sıklıkla konuştuğum birine ben bir şeyler hissetmeden yakınlaşmıştım.Genelde ilk ben hisleri değişen taraf olurdum.

Konuşmaktan hoşlandığım, belki de daha çok şey paylaşma ihtiyacına girdiğim kızlarla daha çok yakınlık kurmak istiyordum.Önce espriyle karışık bir sahiplenme, kıskanmayla başlar.Sonra belki birileri sık konuştuğunuzu bilir ve yakıştırır, belki şurada küçük mutlu bir çalı vardır he ne dersiniz haytalar ?

Sesi çok güzeldi.Ya da bana öyle geliyordu.Gösterdiği ilgiye kapılmıştım.Sonrasını düşünen bir yanım vardı adı da sağ duyu; ama mutluluk sarhoşluğu ağır basıyordu.Sonrasını düşünmek istemiyordum.Birini sahiplenmenin eksikliğini yaşıyordum çünkü Seda da benden nefret ettiğini söylemişti.Çok ters köşe bir durumdu.Ben herkes tarafından sevilecek biri değilim ama nefret edilebileceğimi düşünemezdim. Her şeyin bir ilki varmış. Bir gün yazar belki demiştim ama uyumaya çalıştım yazdıklarının olumsuzluklarını görünce.Onun hakkında yazdığım ;hayatım üzerindeki kurtarıcı rolüydü.O bahsettiğim tümör gibi alışkanlık, kafamdan sökemediğim, dönem dönem kafamda beliren platonik aşktan bir süre onun sayesinde uzaklaşmıştım.Onun koruyucu ve kucaklayıcı sohbetiyle demlenmiştim … Ama bir çiftten daha fazla tartışıyorduk arkadaş olarak  ve son olarak trajik bir kayıptan sonra yanında olmadığımı söylemişti.Artık toparlayacağım bir arkadaşlık olmayacağı açıktı.Çok uğraşmıştım şimdiye kadar tartışmalarımızdan sonra barışmak için, belki de bir arkadaşın uğraşından fazla.Tam da o günlerde Selin merhem olmuştu bana.Merhemim o yaradaki acı verici yakıcılığı da yoktu.Sesi kadar masumaneydi. O günlerde bile korktuğum şey ‘’ya bunu yine ben bozarsam’’dı. (Türkçenin hınzırlıklarını geçiniz efendim biraz ciddiyet başka bişe değil)
Ablama bile aylar geçtikten sonra bahsetmiştim ondan ama hayatımdaki en mutlu 3 haftayı yaşıyordum çevremden bağımsız. Yüzümde avanak bir gülümseme var mı diye kontrol ediyordum kendimi. Herkese neşe saçıyordum, iyilik meleği sikmiş kelebek gibi bir görüntü sergiliyordum.
Güzel bir şeylerin olmasının verdiği sorumluluk hissiyle neşeliyim ve bıyıklıyı artık her gün dolaştırmaya çıkarıyorum.Sevap point olarak görüyorum ve hayvan mutlu oluyor.Arkadaşlarım gülsün diye capsler yapıyorum.Uzun süre sonra mutluyum gibi bir hisse kapıldım.Bunu Seline borçluyum.Ama hep endişeliyim Seda da böyle hissettirmişti şimdi benden nefret ediyor falan filan… Ben kendimde bir şey bulamazken, ilgisi çok hoşuma gidiyor.İhtiyaç duyduğum bir ilgiydi.

İkinci resmini yapıyorum şu an ve yaratıcının varlığına kanaat getirdim.Bu gözler, bu ahenk sadece genetik dizilimle açıklanamaz.İnce işçilik var.

Yalan dolan bir yeteneğim var ya hemen satıyorum tabi J . Bana yaşattığı his ve salgılattığı endorfine karşılık ufak bir jestti bu.Bir planım yoktu.Nasıl idare ederim diye endişeleniyordum.Sevmeyi becerebilir miydim ki?
İlk başta sadece tanıdığıma mutlu olmuştum.Her gece onla konuşarak uyuyordum, ona günaydın mesajı atarak güne başlıyordum.
‘’Şükretmeyi hatırlattın bana  unuttuğum şarkıları hatırlattığın gibi, seni tanıdığıma mutluyum daha erken olsa da…’’
Başta sadece İstanbulda bir bağın var mı ile başlamıştı.(Bağın- bahçen değil amk) Ben o zaman bir hissiyatım olmamasına karşın gelmesini söylemiştim.Desteksiz bir istekti.Onurun gazıyla demiştim bunu zaten.Şimdi ise öyle bir ihtimale tapabilirim.Dikkatimi çeken o çabucak sahiplenmesiydi.’’Olmadı ben Mersine gitmem sen gel Adanaya.’’ diyecek kadar . Belki bu daha da desteksiz bir sallamaydı ama o an hoşuma gitmişti.

Müzik bizi bir araya, aynı kafaya getiren en önemli şeydi.Aynı müziği dinliyorken 900 km’nin bir önemi yoktu...

FAÇALI GÜVERCİN

Arkadaşlarımla kasımın ayazında oynadığım basket maçının ardından bilgisayarda pinekliyordum.Güzel bir zafer kazanmıştım ama soğuk yüzünden, maç sonrası gömdüğümüz çiğ köftenin sindirimi ve öğlen fitnessda bacak çalışmamın etkisiyle üzerimde hiç de tatlı olmayan bir ölü toprağı var.Ablam veterinerden bizim hergeleyi getirmiş.Nihayet eve döndü Bıyıklı, o olmayınca evde koşuşturan bir şey hiç olmamış gibi hissediyorum.Arada benim ilgime ve sevgime muhtaç bir canlının olması hoş geliyor.O ilgiyi ve sevgiyi verebileceğim biri de olabilirdi, güzel bir kız mesela… (çok fedakarım lan)
 Pilli Bebek gurubunun ‘’Bak’’ şarkısındaki  ‘’…hayaller içinde gün görmeye bak’’ sözünü yaşıyordum.Gün içinde yaşama ihtimalimin olmadığı hayaller düşlüyor, sonra kendimi ve üşengeçliğime hayıflanıp ben beceremem diyordum. Hayal dediğin büyük olmalı aslında, gerçek olabilecek veya olamayacak diye düşünmeden özgürce kurmalısın. Benim hayallerim bile fason. Eskiden çocuk aklıyla büyük hayaller kurardım aslında. NBA’de oynayacağımı düşünürdüm. Tek başıma oynarken bile olası bir final maçında son hücum olduğunu ve atmam halinde maçı kazandıracak buzzer şutunu sokacağımı hayal ederek oynardım.Oysa basketboldan bile kaçtım.Beklediğim ve hayal ettiğim gibi olmadı.Tam da bugün bahsettim Smç’ye, ‘’bizim sitede bir Vural abi vardı, adam bildiğin Rose kanka.Fenerin altyapı sorumlusuymuş ve beni istemişti zamanında ben de sizin sikitoş koçunuza sözüm olduğu için kabul edememiştim, sonra o gavat da bana kazık atıp başka birini almıştı benim yerime seçmeyi kazandığım halde…’’. Hayatın boktan olduğunu aile boyu cips paketlerinden farkına varmıştım zaten.İçindeki cips miktarı hep aynıdır onlarda sadece paket büyüktür  ve içinde koskoca bir oksijen bulutu!  Smç keşke aynı takımda oynasaydık, o zaman o kadar lafım geçmezdi takımda dedi.Benim hayallerimden biri de buydu.Smç ,Onur, Yavuz gibi arkadaşlarımla aynı takımda olmayı çok isterdim.  #hayaller
Bıyıklı ve henüz sahiplendiremediğimiz minik piçle birkaç saat ilgilendikten sonra ablam benim odamda yerini aldı.Ben pc başındayken o uyumadan evvel hep benim yatağıma uzanır.Belki ben bilgisayardan müzik dinlerken o da uyuklar ve sonra yerine geçer.Benle aynı odada olmasının huzur verdiğini söyler hep. Bu ara benden huzur bulanlar artıyor sapıtmasam bari bu ermiş hallerden.Hayvanlar da bu sıralar benle haşır neşir oluyorlar kendimi Cesar Milan gibi hissettim. Bıyıklı de taciz ettiği diğer suratsız kediyle uğraşmaktan vazgeçmişken ablamın ayağını dibinde konuşlandı.Ablam bir şeyler anlatıyordu anneme.Kulak kabartmadım ben de yine Galatasarayın 4 4lük gidişatına hayret ediyordum.Gelen giden 4 atıyor efendim durduramıyoruz.Galatasaraylıyım ama bu kadar olumsuz bir atmosferde bir şeyleri değiştirmeye uğraşmayan yöneticiler yüzünden ben de capslere ve dalga konusu duruma gülüyorum.Durumu toparlayın da başarılarımıza gülelim renktaşlar.Neyse ablam kahve falı saçmalığından dem vuruyordu anneme. Kahve falı, büyü, astroloji vb şeylere asla prim vermem çok da ağır küfrederim.Twitterda kendi dahil olduğum burçla ilgili gelişmelere bakar aha yok öyle bişe amk derim.Arada çıkınca da vay amk diye şaşırırım.Açıkçası bilmem kaç ışık yılı ötedeki sikimsonik yıldızın beni etkileyeceğine pek ihtimal vermek istemiyorum, belki de kontrolün benim dışındaki bir etkende olması fikrine katlanamıyorum.Ablam baktırdığı falda kendiyle ve çoğunlukla işiyle ilgili şeyler olduğunu anlatıyordu.Dikkat etmiyor olsam da bir ara benim lafım geçti.Kardeşinin bir ilişkisi varmış ama ondan sonraki daha iyi olacak ve uzun sürecek… Ben dinlemiyor gibi olsam da bir soğudum.Böyle konulardan bahsedilmesinden hoşlanmıyorum ve annem arkamda.
Ben pc ile meşgul olmaya devam ettim.Çünkü daha geçen gün ablama Selinden bahsetmiştim.Onu da heralde söyleyeyim de kurtulayım diye iki saat kıvrana sıkıla söyledimdi.
-Abla bak Adanaya gitseydim bu kızla görüşecektim eehhehe (yutkundu)
-!? … Nerde tanıştın?
- Ya ben şey …(sıçtı). Eklemişti, normalde kabul etmem tanımadığımı, ama edesim tuttu.Anlaştık bayağı falan (zaman kavramını kaybetti) .
-Zamane gençleri internetten yapıyor bu işleri (sanki sen 79 yaşındasın amk) Allaallah…
-İyi anlaştık da işte başka şehirde falan ayrıldı sonra zaten (yüzü kızardı).
-Nasıl güvendin öyle internette tanışıp lan?
-Böbreğimi mi çalıcak Allaallah! Güvenilmemesi gereken taraf benim ayrıca burada (artizliklere bak pileyboy64@hotmail.com).
          
               Gerçekten tam bir piyangoydu Selin bana.En boş ve lüzumsuz hissettiğim bir anda.Yine Dilarayı düşünmeye gark olacak kadar salak bir dönemdeydim. Adım adım hatırlıyorum.Smç ile birlikte Yavuzlarda kaldığım gece dedim ki gençler bana hatırlatın gece yarısı şu yavrucuğun doğum gününü ilk ben kutlayayım jest olsun.Halbusi öncesinde çok konuşmamıştık.Hatta gülüşün güzel dediğimde ‘’biliyorum’’ demişti diye uyuz da olmuştum de xiktir lo dememiştim ama.Gülüşü güzeldi bu arada yalan yok.Saatler 00:00’ı gösterirken cümlemi hazırladım ve ‘’doğum günün kutlu olsun güzel gülüş’’ dedim.Bunu neden yaptığımı bilmiyorum ama bir aksiyon arıyordum sanki…
Üzerinden bir müddet geçti ve konuştuk.Müzik zevkiyle 12-0 öne geçti gözümde bir anda.Böyle ortak zevklere uygun birini arıyordum sanki.Tuhaf bir adet olduğunu bile bile Bıyıklıyı tasmayla çıkartıyordum bazen.Kaçıyor heyvan ne yapiiim amk! Tamam biliyorum hayvanın doğasına aykırı yaptık işte bir süre kedi evde tıkılı kalmasın diye. Gezdirirken yine Dilaraya rastladım.Ona rastlamak eskisi gibi heyecan getirmiyordu bana.Onu görmek bir başarısızlığımı hatırlamak gibiydi artık.Altı sene kadar ondan habersiz sevdim onu.Arkadaş kalmaya bile razıydım ama içten içe seviyordum, kıskanıyordum, nazını çekiyordum hiçbir arkadaşın çekmeyeceği kadar.Üzerinden bir sene geçti onla bunu konuşalı ve itiraf edeli.O sanki hiç bunu konuşmamışız gibi normal davranıyor, arkadaşlarım bile garipsiyordu bu durumu.Bıyıklıyı çalıların arasından çıkartırken selam verdi.Karşılık verdim nezaketen.Yavuzların geldiği gün beni de çağırın dedi.Onaylar niteliklte mimik yaptımsa da rahatsız oldum ve ne alaka dedim.Tanış olmaları kıllandırmıştı ama Yb çok iyi çocuktu, bana yamuk yapmazdı, ki ben de artık Dilarayla ilgilenmiyor olsam da bir kıllık vardı içimde nedense.




O esnada da whatsapp’ını aldığım memleketlumla yazışıyorduk.Yazışıyorduk dediğim henüz öyle bir durum ve niyetim yoktu sadece laflıyorduk.

Doğum günü jestim ve müzik zevkimizin uyuşması! Kader ağlarını örüyordu… De xiktir lo daha öyle bişe yok sakin be cool bro.
Dilara oradayken Selinle konuşuyordum.Bu esnada çok marjinal bir şey yapıyor gibi hissediyordum.İlk kez o konuşma sırasında beni rüyasında gördüğünden bahsetti…

Günümüz
 5 kasım remember remember 5 november ! Doğum günüme az kaldı.Doğum günüme az kalınca önceden planladığım veya hayal ettiğim gibi ‘’ bu sefer kutlasah mı lan!’’ düşünceleri yine heves olarak kalıyor.Aile içinde yaş pasta, limon hey hey! Aynı tas aynı hamam böceği amk. Bi atraksiyon arasam da hevesim ve heyecanım kalmadı. Zaten geçen hafta Ekim sonunda Bodruma giden tek salak olarak adını tarihe altın harflerle yazdırmışken ve dedemin, babamın karşısında halının desenlerine bakmak suretiyle tembih dinlemekten bıkmıştım.Hayat enerjimi alıyor bu eleştiri ve yorumlar.Kendimi sorguluyorum ben bi sike derman olamayacağım sanırım lan diye… Halbuki daha yakın zamanda bir diploma sıkıştırmıştım kollarının altına, biraz olsun bunun gururunu yaşatmışlardı neyse.Diğeri devam edecek zaten o cepte.Bir de ikinci tercihten bir özel üniversite (bilin bakalım hangisi Abbas ağa üniversitesi Berdel Bölümü) Radyo Tv tutturmuştum.Başlarda fiyatını duyunca şüphesiz bir şekilde caymıştım.Ben bu kadar etmem diyordum çünkü.Benim için bu okula o kadar para vermeyin amk ben bu kadar etmem.%75 burslu bile anasının amı bir ücret isteniyordu.Türkiyede her şey pahalı baboş…
Ablam beni örgün öğretimde görmek istediğini, onun yaşayamadığı üniversite hayatını yaşamamı istediğinden bahsetti (kendisi de İstanbul üniden mezundur bu arada, sadece üniversite ortamının keyfini sürmekten bahsediyor burada Sait Faik). İkna da olmuştum çünkü burs işini de halletmiş…ti.Akrabalarla iş yapmak hep bir çetrefillidir işte.Son güne, son saate kadar kayıt için belgeleri hazırladık ama beklediğimiz burs telefonu bir türlü çalmadı. Hayırlısı olsun dedik başka bahara kaldı… (Arka fonda Can Gox Haydar Haydar çalıyor)




2 Ay önce
Onun, hayatımdaki devasa boşluğu dolduracağından habersiz, dualarımda bahsettiğim ‘’biri beni sevsin ve birlikte olalım’’ şeklinde dilediğim birinin olacağını düşünmemiştim.Şarkılar duygulara ortak oluyordu.Şaşıyordum, arkadaşlarım benle taşak geçiyor heralde benim müzik klasörümü bu kıza beni etkilemesi için vermişler diye paranoya bile yaptım.Yoksa bu kadar atiker sıralı otogaz bir müzik klasörü uyuşması olamazdı.Çok memnundum onu tanıdığıma.O da şaşırtıcı şekilde benden hoşlanmıştı.Öyle ki rüyasında görmüş beni.Önce ben pek ehemmiyet vermedim.Beni rüyanda görmen pek hayırlı olmaz keh keh keh…yaptım. Kendisi Adanalıydı benim gibi.Ama okulu Mersindeydi ve kayıt için gideceğini iletişiminin zayıf olacağını belirtmişti.Ben onla tanıştığımdan ve sohbetinin tadına vardığımdan beri götümde sevgi kelebekleri çırpınıyordu.Bana bu daha önce hiç olmamıştı.Daha önce de sevdim, bi sike derman olmadı, daha önce  de aşık oldum yaraklara geldik ama bu başkaydı işte.Biri bana beklemediğim bir anda ilgi gösterince götüm kalkmıştı.Sanki duam kabul olmuşcasına bunun karşılığı olarak karmaya pozitif enerji fışkırtıyordum ve minik hergeleye de hiç olmadığı kadar kıyak geçiyordum.Normalde haftada 1-2 çıkarırdım o da zorla, sıkılarak; şimdi Selinle konuşurum yüzü suyu hürmetine nerdeyse her gün çıkardım gebloyu.Yavru da alıştı her gün aynı saatte yüzüme bakıyor ‘’e hadi çıkmıyoz mu len’’ diyerekten.Ben de sevap point aşkına es geçmiyordum tabisi.


Günümüz
‘’Kardeşinin bir ilişkisi varmış ama ondan sonraki daha iyi olacak ve uzun sürecek…’’ sözündeki gizli ibneyi bulunuz. Cümle içinde kullanınız.
Böyle zırvalara inanmam dedim, ama en uyuz olduğum şey de inception filminde bahsedildiği gibi ‘’fikir tohumu ve fikir aşılama’’ kavramları.Durduk yere kurt düşürdünüz  içime. Beni ayrıldığımda teselli eden, toparlayan , benle ilgilenen kişi hakkında lan acaba bu kurtarıcı o mu diye şüpheye düşmüştüm.Ki benzettiğim bir rolü vardı hayatımda.Dilarayla barışmamızı sağlayan, sonra ondan daha çok yakın hissettiğim, çok şey paylaştığım bir arkadaşım vardı…Vardı diyorum çünkü benden nefret etti sonra, Allah biliyor ya ben hiçbir zaman onu üzmek istemedim.Daha fazla benim yüzümden üzülmesin diye de onun da istediği üzere yazmadım ona.İşte rolleri benziyordu. Bu açıdan; biri Dilaradan sonra beni toparladı, biri…







Bu sırada Ünlü – Rüya şarkısı ve klibine sardım.İbretlik hikaye gibi bir kibi var.Çocukluğumdan bu tınıya aşinaydım.Klipte günah dolu bir gecenin ardından uyanan adam etrafına bakınır ‘’gözüümüü açtım gördüğüme inanmadım!..’’ bir de baktım o da ne dün gece düzüştüğüm hatun hatun değil Harun abiymiş ya la! Saplıymış meğersem. Bunun şaşkınlığı ve utancıyla trajikomik bir sırıtmanınardından koşarak uzaklaşır gecenin karanlığına beyaz atletiyle abimiz… Bu kaçan abi değil ne yazık ki  !?