20 Şubat 2015 Cuma

Aşk mı? Saygı duyuyorum.


Kasım 2014
Sedadan geldiğini okuduktan sonra ayıqsdığım bir mesaj geldi.Öngörmüştüm tekrar yazacağını ve gerçekten öyle sonuçlanmıştı.Benden haklı bir sebeple nefret ediyordu ama ben yine de bunu hak etmediğimi düşünüyordum içten içe.Ama susmayı tercih etmiştim.Çünkü onla girdiğim hiçbir tartışmada haklı çıkamazdım.Genelde o haklıydı.Belki de nefreti bile haklı.O bana platonik bir yıkıntıdan sonra destek oldu, sohbetini paylaştım ve siklenmediğim kızla bile bu kadar iyi anlaşamazdım.Tabularımı yıktı.Ben asosyalin biriyimdir onla görüşmek için karşıya gitmiştim.( NE YANİ BÜYÜK Bİ FEDAKARLIK MI BU AMK)
Hatta gerçekten yakın olduğumuzda bana Dilaranın beni gösterdiğini ve şakayla karışık aramızı yapma durumu söz konusuymuş.Ben ve eşsiz hafızam.Bu mevzuyu hatırlıyorum, Dilara gerçekten bir arkadaşına beni bahsettiğini söylemişti.Tam bir çıkmaza girmiştim.Çünkü bu kadar zaman geçirince Seda’dan da hoşlandığımı düşünmüştüm bir ara…
Mesajında bana haksızlık ettiğini ve özür dilediğini yazmıştı ama ben yine de sanki o yazıda bile bir sitem hissetmiştim.Tekrar okumuş yazdıklarımı.Belki farklı bir kafayla.Adının geçtiği yazılara hönkürdüğü için kaldırmıştım onla alakalıları.Ama fark ettim ki o kadar onla ilgiliyimiş ki, onu çıkardığımda anlatacak şey kalmıyor.Cinyıs olduğum için adını değiştirip tekrar düzenlemiştim yazılarımı.Tesadüfen tekrar denk gelmiş farklı isimde olsa da kendisi olduğunu anlamış haliyle.Ben de onun benim hayatımdaki kurtarıcı rolünden bahsetmiştim en nihayetinde.Ama o kötü döneminde zaten alıngan yapısı olan biri için kabul edilemez bir hataydı ve sayfalarca ağzıma sıçıp beni bile hayattan soğutmayı ve ondan ümidimi kesmemi sağlamıştı.Mesajını tekrar tekrar okudum.Numarasını silmiştim ama o mesajın geldiği numaraya bir şey yazmamı beklemiştir heralde.Beklediği gibi olmadı.Muhtemelen benim onun yazmasını dört gözle beklediğim, tuş kilidini açıp yazmış mı ‘’paradise garden ‘’dediğim günlerdeki gibi beklemiştir.Merak etmiştir tepkimi.Ne yazık ki hevesim kalmamıştı.Cevap verecek bir şey de düşünmek istemedim.Bir kaç kez daha okuduktan sonra sildim mesajı, numarasını ve yazma ihtimalimi ortadan kaldırmak için.Çünkü biliyordum kısır döngüye dönüşeceğini.

Aralık 2014
Size ''saygı''kelimesinin en acı kullanımını göstericem bir yere kaybolmayın genç padawanlar...

Yine eksikliğini hissediyorum.İletişime geçmek için bahane arıyorum.Yine benden önce davranması için yalvarıyorum.Ayrıldıktan sonra ilk o yazmıştı, çok barizdi yazmaya yer arar bir konuydu yazdığı.Bizimkine benzer bir kedi görmüş ve konuşmaya başladık.Herşeyden öte tekrar yazmasına çok sevinmiştim; kasımda doğum günümde de yazmasını beklediğim üzere ilk kutlayanlardan biri o olacaktı.Bunun benim için anlamı çok büyüktü.Ama sonra yine koptu gitti benden.Sonra öğrendim ki numarasını bile değiştirmiş.Ben gerçekten merak etmiştim iletişimden kopunca… Onu üstlenmiş hissediyorum çünkü.İlk kez birini sahiplenmiş hissediyorum.Bağlantımızı koparması da onun bana yazmasını engellemesiymiş.Bu çok anlamsız gelse de umut göremediği için, siktiğimin mesafelerinden belki de benden bir cacık olmayacağından noktayı koydu.Çok dil döktüm ama aramızın asla kötü olamayacağını söyledi.
-seni üzdüğümü düşündüğüm için uzak kalmaya çalıştım
·         ve bu böyle devam edecek
bilerek cevap vermedim defalarca yazdım geri sildim
hattımı bile değiştirdim ulaşma bana artık

Hıyarto ben-istersen cevap verme sadece iyi olduğunu bilmek istedim
peki
ben de çok şey söylemek istiyorum kısa sürede çok şey kattın bana bu değişmez , yani aramın kötü olmasını istemiyorum senle

gözlerine yandığım:-böyle işte beni kötü bilme yeter gerçekten sana karşı herşey bende ilk günkü gibi

hayır bu iletişim tamamen kopmazsa ben sana yazarım kendimi tutamam benim gelgitlerim var insanları çok rahat üzebiliyorum bu benim karakterimle alakalı belki ama hiçbir şey umrumda olmayabiliyor umrumda olmamandan korkarım
seni üzmekten korkarım
Ben tabi mal olduğum için bundan daha da uzun olan konuşmada tek odaklandığım şey ‘’sana karşı her şey ilk günki gibi’’ kısmıydı.Bütün bu imkansızlıklardan ayrı olarak onu hayatımın iyi olan kısmı olarak görüyor olduğum için şimdi konuşamadığımdan kendimi kötü hissediyorum.Çiftleri görmeye tahammül edemiyorum.Daha önce ben seviyordum, karşı tarafın haberi bile yoktu, ben seviyordum itiraf etmiştim karşı taraf sallamamıştı bile veya boşluktaydım.Boşlukta olmak, sevmemek bile daha iyi galiba.Bu sefer karşı taraf da seviyor , ben de öyle ama boktan kader bizi aynı meridyende konuşlandırmıyor.
Numarası değişti, facebooku kapalı, twitterı yok, instagramı da kilitli ve beni kabul etmiyor.Ben onsuz yaşayadurdum bir aya yakın daha 3 ay toplam.Yaşanıyor yaşanmasına ben hep yalnızdım zaten.Hep tek tabanca vakit öldürdüm, kurtarıcımı bekledim.Sen aramazsan o seni bulmuyormuş.AAA halbusi Selin bulmuştu beni.O yazmıştı bana.O görmüştü beni rüyasında.O inandırmıştı birinin beni sevebileceğine.O kabullendirmişti bana bir ümit olduğunu…
Gerçekten diet büsküvi gibi günler yaşarken bir şeyler yapma ihtiyacı duyuyordum.Aslında doğrusu herkesin yaptığı gibi bir aşktan kurtulmanın yolu yeni bir maceraya atılmak.Ama ben bu  kızı es geçme niyetinde değilim.Hiç bir kulvarda bu kızın eline su dökecek biri beni sevmez de zaten.Ben öyle birini bulmak için çaba harcamak istemiyorum . Ayrıca idolü Kobe Bryant olan birinin James Hardenı yeni idolü kabul etmesi mümkün değil.Selin şu an benim için MJ-Kobe gibi bir seviyede.Yeni birini bulup onu unutmak istemiyorum.Hiçbir zaman o avcılardan olamadım.(SÖZÜM MECLİSTEN İÇERİ)
Plansızlık üzerine bir planla Selinin en sevdiğim fotoğrafını çizmeye verdim kendimi.Onla birlikteyken de bu fotoğrafını duvar kağıdı yapardım( yalakalığı fava at bekle).Ama cidden hastası olduğum bir karesi.Saçı, gözleri, minik burnu, gülüşü. Yaratıcıya inancımı kuvvetlendirdiğinden bahsetmiştim tam da bu fotoğrafı işte.Bir yaratıcı olmalı ve bu kıza ciddi bir kıyak geçmiş.Ben ise bu ara kesinlikle Suriyeli dilenciler gibiyim.Saçımı sakalımı kestirmiyorum.Homeless gibi dolanıyorum. Bahanem de Selin. O benim daha iyi olmama mazeretim. O olmayınca denklem çöküyor.Buna inandırdım kendimi.Saçım uzatıkça daha da tiksinç oluyorum.Babamda durduğu gibi durmuyor uzun saç.Ben 3 numara adamıyım.6. sınıftan beri öyle alışılagelince de biraz uzatınca tepkiler yağıyor.Küfürlü telefonlar geliyor inanır mısın azizim.Umutsuzca bir strateji belirledim. Önce instagramdan çakma hesapla takip edip çizimimi taktim etmeyi ve geri dönmesini umucaktım,sonra daha iyi bir adım atmayı düşündüm.Ablamın şirketi bir kargoyla çalışıyor ve bazen dayıma, babama, dedemlere bir şeyler yolluyoruz oradan.Ablam az çok konuyu biliyor onun aracılığyla kampüsüne yollayabilirim.Zor da olsa adresi buldum.Kgb ajanı titizliğinde haritaları inceledim.Google görsellerden bir kez attığı fotodan orası olduğunu çıkardım. Eğer oraysa illa bir şeyler olur; olursa veya çuvallarsa ne olacağı hakkında bir fikir yürütmüyorum.Sadece domino taşına vurucam ve ne olacağını beklicem.Bu arada sitedeki öğretmen abinin spidermanini hala vermedim amk.Konu kilit…
Ben bu ucu bucağı görünmeyen fantastik planlarımı yapmış utanarak ablamı haberdar etmiştim mektup ve çizimlerimden.Sonucu düşünmeden sadece yapmış olmak , bir şeylere müdahale ettiğime inanmak için yapmışım bunu.Yolladım ve ne olacağını beklemedim bile.Kendi boktan rutinime geri döndüm.Arkadaşlarıma vakit ayırdım, sporla ilgiendim vb.
Final sınavlarımın bittiği gün büyük rahata ermeyi planlıyordum.Sınavdan önce Smç birkaç mesaj atmış ve arkadaşlarıyla siteye geleceğini yazdı.Üstüne sınav öncesinde aradı.Hazır bahanem de varken iki gün üst üste Onurla beni ekmesine kızgınlığımın üstüne sınavda aradığını ve zor durumda bıraktığını söyledim J biraz vicdan yapsın pezevenk.İyi kötü atlattım sınavları kurtuldum ve eve dönmeye koyuldum.Ne mümkün! Kazım Karabekir otobüsü şoförüyle kavga edip otobüsten inmem mi dersiniz ahiret günü gibi toplanmış  cins cins insan kalabalığı mı istersiniz tıkış tıkış berbat bir yolculuktu.Ben eve varana kadar soğuktan dolayı Smçler dönmüştü, özür diledim ve eve vardım nihayet.Gün değerlendirmesini Onurla yaparken bir şey oldu.Elim ayağıma dolaştı.O heyecanı sevenler bilir.Selin arkadaşlık isteği yollamıştı.Aklımda binlerce düşünce peyda oldu.İyi kötü bir tepki alacağımdan korkuyla karışık bir heyecan vardı.

Ablam da sürekli soruyordu cevap geldi mi diye.En azından onu cevaplandırmak adına bir şey oluyordu.15 dk baktım ne yapacağım, ne yazacak da ben ne cevap düşüneceğim diye.Bir iki saati öyle devirdim duş muş derken kabul ettim ve rahatladım.Yazdı.
Selin
-selam

Ben okyanus
+Selam

-Naber

+bilemiyorum
seni sormalı

-Ben ayni
Ne var ne yok

+Hersey aynii sende ne var ne yok
Acayip sıkılıyorum ve iyi hissetmiyodum da
Yazınca bi elim ayağım gitti ne yalan söyliim

-Hadi yaa sakiin ol

+Yolladığım ulaştı mı

-Hangisi

+Beni telaşa sürükleyecek bir soru bu🙇 sana bişe ulaştı mı?

-Hayir nerden attin ne attin simdi istiyorum her neyse

+Hadi canım?
Beni mi deniyosun sana mektup yolladım ve bişeyler daha

-Nasil ya nerden

+Dava açıcam o kargoya

-Oha

-Ne kargosu saka mi yapiyosun

+Ben ulaştı da yazdın sandım
Hayır ciddiyim

-Saka yapiyosuun

-Ne kargosu sen benim adresimi nerden biliyon ki

+Cidden yolladım😅
Hahah saka gibi suan ben de saniyorum ki mesaj falan atin

Falandır filandır muradıma erdim diyelim.Umutlandırdı ,
‘’  
Çok şükür vicdanı kurumamış, kalbi taşlaşmamış hala birileri var bu ülkede. ‘’ dedirtti.
Muhabbet sarmış olacak ki facebook kasıyor numaranı yaz dedi.Bu bir yerden tanıdık geliyor.

Aynısını ben yapmıştım.
Bu hareketler hoşuma gidiyordu.İştahla konuşuyordu.Yazamayınca ben sabırsızlanıyordu.Her şey güzel gibiydi yine.Mektubumu çok merakta bıraktım. İlk kez bir sürprizi bok etmedim.Bir haftayı aşkın konuşuyoruz ulaşmadı mektup çünkü o Adanadaydı, ben okulda olur diye Mersine yollamıştım ve dün geri geldi mektup.Şu sıralar yollayıp yollamamak konusunda bile kendimle müzakereleşiyorum.Çünkü beklediğimi bulamadım.Sohbet ilk halini bulmuş gibiyken ve beni gerçekten mutlu ederken çok üst düzey bir bok oldu.Çocukluk fotoğraflarımızı atıyoruz birbirimize ve beni gerçekten güldüren bir fotoğrafının altına ‘’dünyayı gıyametten kurtaracak akla sahibim akıl zenginiyim’’ geyiğini yaptı.Bu çok basit bir örnek ama bu eğlenceli muhabbet benim için en önemli şey.Gerçekten çok güldüm ve dedim bu o ya.Uğraşmak isteyeceğim kız bu.Büyük bir laf edeyim dedim.
‘’Sohbetini çok seviyorum, bu şekilde rahat olabildiğim bir Onur var ama o bir erkek ve ona aşık değilim.’’
Dedim…
Demez olaydım,  Dilara beni siktir ederken bile bu kadar şu an gerçekten yaşandı mı!? Neden oldu ki böyle bir şey? Mutlu olmam neden bu kadar zor?.. diye geçirdim içimden.Başımdan kaynar sular döken cümleler geldi.

-Aşk mı? Oooo böyle olmamalı.Ben değilim.Ama saygı duyuyorum…

SAYGI
Saygı hayatta çok önemli bir şeydir.Ama sana aşık olduğunu söyleyen birine en son duyacağın duygudur.Ben iptal ben wefad tabi…
-Sana aşığım.
- Fok balıkları çok yalnız (neden onlara balık diyorsak!? o_o )
-Seni seviyorum
-O değil de Türk futbolu nereye gidiyor hafız?
- Senden hoşlanıyorum
- Önder Açıkbaş nasıl ünlü oldu?
-Sana karşı hislerim var
-Sayısal lotonun bu haftaki kazanan rakamları şunlar...

Orada ben zaten eksilerdeyim.Az konuşuyoruz.O da çok hevesli görünmüyor ve bu canımı sıkıyor.Tekrar konuşmaya başlayınca umutlanmama neden olan o duygular yerini umutsuzluğa bırakmaya başladı.Tereddütüm hat safhada olsa da ben o mektubu ona ulaştırmaya kararlıyım.Yarın tekrar yollayacağım.Bir şeyleri değiştirir mi bilmem ama ben çoktan umudumu yitirdim.Benim onu sevmem , aşık olmam sonradan oldu zaten.O beni seviyor diye sevmiştim onu, çok güzel bir de, bir de kafa uyuşması ,bir de bir de …
Sevmediklerin derdin olur genelde, sevdiklerin ise mutluluğun.Birini öyle bir seversin ki hem derdin olur hem umudun.
C.Palahniuktan alıntı yapmaya yaşıyorum zaten orası ayrı da benim umudum olsa negzel olmaz mı!?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder